Hemşirelik Tanıları El Kitabı 2022
₺450,00₺562,50 (-20%)
ISBN: 9786053355991
Yazar: Lynda Juall Carpenito
Çeviri: Prof. Dr. Firdevs Erdemir, Prof. Dr. Gülengün Türk
Sayfa Sayısı: 1008 Sayfa
Basım Yılı: 2022
Sayfa Sayısı: 1008
Kapak Karton Kapak
Ebat: 11.5 x 21.5 cm
HEMŞİRELİK TANILARI EL KİTABI
Hemşirelik Tanıları El Kitabı
Birçok hemşire ve hatta bazı öğretim üyeleri, hemşirelik tanısının yararlılığını sorgulamaktadır. Ne yazık ki, hemşirelik tanısı hala geleneksel olarak bakımı planlama ile birleştirilmektedir. Her ikisinin de ayrı ayrı işlev görebilmesi için bu yapışık ikizleri ayırmanın zamanı gelmiştir. Hemşirelik tanısı, hemşirelik bilimini ve sanatını tanımlar. Tıbbi tanılar hekimler için ne kadar zorunluysa, hemşirelik tanıları da hemşireler ve hemşirelik mesleği için o kadar zorunludur. Hemşirelik tanıları, hemşirelik bilgisinin literatürde, araştırmalarda ve klinisyenin zihninde düzenlenmesine hizmet eder. Bu sınıflandırmanın önemini küçümsemeyiniz. Hemşirelik tanılarında uzman bir hemşire, bakım verdiği bir bireyin öfkesi ile ilgili olarak, korku, endişe, keder, güçsüzlük ya da spiritüel distres gibi çeşitli açıklamalar öngörebilir. Bu bilgi olmadan, birey sadece “öfkeli”dir.
Hemşirelik okullarında öğretilen şekliyle bakımı planlama akademik bir egzersizdir. Bu yanlış değildir, ancak öğrenci son sınıflara geçtikçe bu akademik balam planı klinik olarak yararlı bir ürüne dönüştürülmelidir. Öğrenciler, yeni balam planları oluşturmak yerine standartlaştırılmış bir bakım planı kullanmaya devam edeceklerdir. Bu kitap gibi çeşitli kitaplardan kopyalayarak bakım planı oluşturmak, öğrencinin hemşirelik tanısı bilgisini ve eleştirel analiz yeterliliğini geliştirmez. Öğrenciler standartlaştırılmış bir belgeyle (elektronik veya önceden basılmış balam planı) başlamalı ve ardından bireylere balam verirken edindikleri belirli verilere göre bu standart planı revize etmelidir. Örneğin, her öğrencinin abdominal ameliyat geçiren bir birey için standartlaştırılmış bir bakım planı olacaktır. Bakım verilen bireyde ayrıca diabetes mellitus varsa, ortak problem olarak Hipoglisemi / Hiperglisemi Komplikasyon/an Riski’ne yönelik izlem ile ilgili girişimler eklenecektir. Motorlu taşıt kazasında eşini kaybetmiş, kendisi de travması nedeniyle acil bir abdominal ameliyat geçiren başka bir bireyin ise bakını planına Keder tanısı eklenecektir.
Öğretim elemanları, hemşire yöneticiler, klinik yöneticiler ve klinisyenler Üzerlerine düşeni yapmalıdır. Değişim zorunludur. Tıpla tıpta olduğu gibi, hemşirelik de kendi belgeleme gerekliliklerini belirleme hakkılana sahip çıkmalı ve bu hakkı savunmalıdır. Eğer hemşirelik her zamanki gibi iş yapmaya devam ederse, istediğimiz gibi bir hemşirelik -bireylerin gereksinim duyduğu şekilde hemşirelik- gelişmeyecek ve varlığı sona erecektir. Hemşirelik bildiklerimizle değil, yaptığımız ve yazdıklarımızla tanımlanmaya devam edecektir.
Hemşirelik Tanıları El Kitabı her bir tanı için bakım amaçlarından özgün /belirli girişimlere kadar tamamen hemşireliğe odaklanmaktadır. Yaratıcı klinik hemşireliği anlatan şekilde tasarlanan kapsamlı ve düzenlenmiş bir uygulama çerçevesi sağlar. Bu kitabın hemşirelik ders kitaplarının yerini alması değil, daha çok çeşitli ortamlarda çalışan hemşirelere, zaman alıcı bir literatür incelemesine gerek kalmadan ihtiyaç duydukları bilgileri sağlaması amaçlanmıştır. Hemşirelik Tanıları El Kitabı kitabı öğrencilerin teorik bilgilerini klinik uygulamaya aktarmalarına yardımcı olacaktır. Aynı zamanda deneyimli hemşirelerin geçmişte öğrendiklerini anımsamaları, daha önce göz ardı edilen ya da yeni karşılaşılan klinik durumlar konusunda bilgi sahibi olmaları için de kullanışlı olacaktır.
Hemşirelik Tanıları El Kitabı’nın bu 15. baskısı, dört bölüm halinde düzenlenmiştir. Bölüm 1 (Hemşirelik Tanıları)’de; Yazarın Notları ve hemşirelik bakımı girişimleri dahil olmak üzere alfabetik olarak sıralanan şekilde hemşirelik tanıları yer almaktadır. 2. Bölüm, Sağlığı Geliştirme (İyilik Hali) Hemşirelik Tanılarına odaklanmaktadır. Bölüm 3’te, Kollobratif (Ortak) Problemler başlığında, hemşirelerin varlığını ya da durumdaki değişiklikleri tanımak için izlediği bazı fizyolojik komplikasyonlar verilmektedir. Bölüm 4, Tanısal Kümeler’de Medikal Durumlarla İlgili Hemşirelik Tanıları ve Kollobratif Problemler sunulmaktadır.
Lynda Juall Carpenito
KİTABIN TÜRKÇELEŞTİRİLMİŞ 4. BASKISI İÇİN ÖNSÖZ
Hemşirelik Tanıları El Kitabı’nın ilk çevirisi 1998 yılında (Carpenito, L.J., 1996, 7 th Edition) yayınlandı. Aradan geçen 22 yıllık sürede, ülkemiz hemşireleri arasında bu konuya ilgilinin giderek arttığını, bu kitap temel alınarak hemşirelik tanılarının tez çalışmalarında, hastane bilgi sistemlerinde, jenerik bakım planlarının oluşturulmasında, hemşirelik eğitimi ve klinik alanlarda kullanıldığını mutlulukla görmekteyim.
Önceki baskıların önsözlerinde belirttiğim gibi, hemşirelik biliminin özünü yansıttığına inandığım ve vazgeçilmezi olarak gördüğüm hemşirelik tanılarının öğrenilmesi ve öğretilmesi için bu kitabın dilimize kazandırılması zorlu bir süreç ve büyük bir emek sonucu gerçekleşmiştir. Bu süreçlerde en önemeli kaynağım mesleki kimlik gelişiminde ve hemşire gibi düşünmenin bir yolu olarak hemşirelik tanısının önemini ve anlamını değerleyen, bu konuda heyecanıma ortak olan öğrencilerim olmuştur. Bundan da öte bu konuda kurslar ve eğitimler planlamada ve gerçekleştirmekte yol arkadaşlarım olmuşlardır. 20-25 yıl önceki öğrencilerim bir akademisyen olarak çalışmalarında, öğrencilerinin eğitiminde bu konuyu öncelemeleri bu süreçte benim için en değerli dönüt olmuştur. Ayrıca, Kitabın Türkçeleştirilmiş 4. Baskısında bu yol arkadaşlarımdan birisi olan Prof. Dr. Gülengün TÜRK ile birlikte çalışmaktan çok büyük mutluluk duyduğumu belirtmek isterim.
Hemşireler, bireyler, aileler, gruplar ve toplulukların sağlık koşullarına / yaşam olaylarına verdikleri yanıtlarla/ tepkileriyle ilgilenir. Hemşirelik tanısı, bir birey, aile, grup veya toplumun sağlık koşullarına / yaşam süreçlerine karşı tepkisi /yanıtı ve bu yanıta yönelik yatkınlığına ilişkin klinik bir kararı ifade eder. O halde hemşirelik eğitimi öğrencilere bu tepkileri tanıma, değerlendirme, tanılama, iyileştirme, yardım etme konularında yeterlilik kazandırmalıdır. Hemşirelerin sağlık ekibinin güçlü bir üyesi olarak var olması için hemşirenin özgün işlevinde, insan tepkilerinin tanımlanması ve iyileştirilmesinde etkin olması gereklidir. “Bahçenize ne ekerseniz onu biçersiniz” özdeyişi ne güzeldir. Bahçemize gül ekip, menekşe yetişmesini bekleyemeyiz. Hemşirelik eğitim süreçlerinde hemşirelik bilgisi yerine tıp bilgisi ve tıbbi tanılama süreçlerini öğreterek hemşirelik bilgisine değer veren, eleştirel düşünme ve karar verme becerileri ile hemşirelik bakım gereksinimlerini bireyselleştirilmiş olarak tanımlayabilen, “hemşire gibi düşünen” hemşireler yetiştiremeyiz. Hemşireliğin topluma mesleki özerklik ve yeterlilik ile hizmet sunabilmesi için hemşirelik eğitiminde hastalık merkezli tıbbi tanıları öğretmeye odaklanan geleneksel yaklaşımın değişmesi, bunun yerini insanların sağlık koşullarına/ yaşam olaylarına verdikleri tepkileri tanımlamaya ve iyileştirmeye odaklanan bir yaklaşımın alması gerektiği açıktır.
Hemşirelik Tanıları El Kitabı’nın, ülkemizde hemşirelik eğitimi ve uygulamalarının hemşireliğin paradigmasını yansıtan bir şekilde gelişmesine katkıda bulunmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
Prof. Dr. Firdevs ERDEMİR
Şubat 2021, Girne, KKTC
Kitabın Türkçeleştirilmiş İlk Baskısında
Çevirenden Birkaç Söz
Hemşirelik tanıları üzerine …
Hemşirelik tanılarının kullanımı göreli olarak yeni olmakla birlikte, tanılama eylemi Florance Nigtingale ve meslektaşları tarafından yerine getirilen, modern hemşirelikle aynı yaşlarda olan bir olgudur. Son 25 yılda ise, hemşirelik hizmet verdiği birey / grupların hemşirelik bakımı ile ele alınan problemlerini adlandırmakta ve sınıflamada standart bir terminolojiye doğru gitmektedir.
1973 yılında, Kuzey Amerikan Hemşirelik Birliği (NANDA-North American Nursing Diagnosis Association; 1982 yılına kadar olan adıyla National Task Group for the Classification of Nursing Diagnosis) ilk hemşirelik tanıları listesini yayınlamıştır. O zamandan beri, hemşirelik tanılarına ve tanıların klinik ortamlarda uygulanmasına kullanılmasına gösterilen ilgi giderek artmıştır. 1970 ‘Zerde hemşirelikteki ana konu; hemşirelik tanıları için bir sınıflama sistemine gerek olup olmadığı ve bunun değeri konusu iken, 1980’/erde formal bir taksonominin gerekliliği konusunda yaygın bir görüş birliği oluşmuştur. Hemşirelik literatürü bu ilgiyi yansıtmaktadır. Literatürde, hemşirelik tanıları hakkındaki teorik ve araştırmaya dayalı makale sayısı 10 yılda 100 kat artmıştır. Sister Callista Roy, Martha Rogers, Doretha ürem gibi hemşire teorisyenler bu çalışmalara önemli katkılarda bulunmuşlardır. 1990’/ı yıllarda, bu alanda tartışılan konular; (1) Bakım verilen bireylerin spesifik hemşirelik tanılarının kritik düşünme süreçleri yoluyla belirlenmesi ve bu tanıların bakım planı kapsamında belgelenmesi, (2) Hemşirelik tanılarının çeşitli bakım ortamlarına ve bakım modellerine (örn., vaka yönetimi, birey merkezli bakım modeli) uygulanması, (3) Tanısal adlandırma ve kavramların geçerlilik çalışmalarının tamamlanması ve (4) Uluslar arası katkılarla evrensel bir fikir birliğinin ve standardizasyonun ve böylece Dünya Sağlık Örgütü’nün hemşirelik tanıları sınıflamasını bir taksonomi olarak kabul etmesi için gerekli koşulların sağlanmasıdır.
Elinizdeki kitap üzerine …
Bu el kitabı hemşirelik tanıları kavramlarını öğretmek amacıyla değil, tanıların kullanımını kolaylaştırmak üzere bir başvuru kaynağı oluşturmak niyetiyle yazılmıştır. Kitabın giriş bölümünde; bir hemşirelik tanısını oluşturma süreci, tanıların ayırt edici özellikleri, hemşirelik tanılarının kollobratif problemlerden farkı, hemşirelik tanısı tipleri ve bir hemşirelik tanısının doğru bir şekilde nasıl formüle şekillendirilip, ifade edilebileceği konularına yer verilmektedir.
1. Bölümde NANDA tarafından onaylanan ya da klinik kullanım için denenmesi önerilen 137 hemşirelik tanısı bulunmaktadır. Her bir tanısal adlandırma (Etiket) altında; tanının tanımı, tanımlayıcı özellikleri (major ve minör belirti ve bulguları), ilişkili (etiolojik) faktörleri veya risk faktörleri verilmektedir.
Mevcut (gerçek) tanı tipinde olan hemşirelik tanılarında verilen tanımlayıcı özellikler, tanının var olduğunu kanıtlayan gözlenebilir ya da bildirilen belirti ve bulgulardır. Klinik olarak geçerlilik çalışması yapılmış tanılarda % 80 – % 100 sıklıkta görülen belirti ve bulgular major, %0 – % 79 sıklıkta görülen belirti ve bulgular ise minör tanımlayıcı özellikler olarak sunulmuştur. Minör özellikler diğerlerinden daha az önemli anlamında değildir. Sadece, bireylerin o/o 80’inden azında görülmektedir.
Risk tanılarında ise, tanımlayıcı özellikler değil, risk faktörleri vardır. Risk faktörleri, ilgili problemin (tanının) gelişmesine yatkınlığı artıran faktörlerdir. İlişkili faktörler ise; problemin gelişmesine yol açan ya da sağlık durumunu etkileyen patofizyolojik, tedavi ile ilişkili, durumsal ve maturasyonel faktörlerden örneklerdir. Risk tanılarında, ilişkili faktörler aynı zamanda risk faktörleridir.
Ayrıca, her bir tanısal adlandırmanın altında, gerekli olan hemşirelik bakımına ilişkin anımsatıcı nitelikte, genel ve populasyona özel (çocuklara, kadınlara, yaşlılara, topluma yönelik) hemşirelik girişimleri verilmektedir.
Yazarın Notu bölümlerinde ise, tanıya ve tanının kullanımına ilişkin okuyucuya bir anlayış kazandıracak nitelikte, kitabın yazarı L.J. Carpenito’nun 20 yıllık deneyim ve birikimlerine dayalı görüş ve açıklamaları yer almaktadır.
Kitabın il. Bölümünde, bazı major medikal durumlarla ilgili olabilecek olası hemşirelik tanıları ve kollobratif problemler (potansiyel komplikasyonlar) sunulmaktadır. Çoğu akut bakım ortamlarında geçerli olabilecek bu tanısal kümelerin 70’inde geçerli olan hemşirelik tanıları ve kollobratif problemler (potansiyel komplikasyonlar) görülme ve müdahale edilme sıklığına göre gruplanmıştır. Hemşire, gerçek-özgün durumda (bakım verilen hastanın durumunda) bu tahmini tanıların geçerli olup olmadığına eleştirel olarak değerlendirerek (ilgili tanıların tanımlayıcı özelliklerinin / risk faktörlerinin var olup olmadığına) karar vermelidir. Bu tahmini tanılara ek olarak, hemşire girişim gerektiren ek tanılar ve kollobratif problemler yönünden de değerlendirme yapmalıdır. Medikal / klinik durumlar altında verilen tanılar, gerçek durumda elde edilen verilere dayalı olarak onaylanmalı ya da çıkarılmalıdır.
Hemşirelik tanılarının Türkçeleştirilmesi Üzerine …
Bu kitabın çevrilmesi fikrinin ve eyleminin temelinde hemşirelik tanılan konusunda bilgiyi daha yaygın bir kapsamda paylaşma isteği ve amacı yatmaktadır.
Bu kitap, amputasyonlu ya da kortizon tedavisi alan bir hastaya “Beden İmgesinde Bozulma” tanısı koyan, ancak hastanın öz-bakımına katılmamasından dolayı, hastayı “hijyenik alışkanlıkları kötü” ya da “kendisi yapabilecekken hemşire öğrencileri kullanmak istiyor” diye niteleyen öğrencilerime yardım etmekte yararlandığım; kayıp, kriz, duyusal yoksunluk gibi bir çok kavramı sadece soyut olarak tartışabilen öğrencilerime bu kavramların işlevselliğini göstermekte baş vurduğum; hastaları bütüncül olarak ele alma, girişimleri planlama, uygulama, sonucu değerlendirme ve kaydetmekte hemşire arkadaşlarıma rehberlikte kullanışlı olduğunu gözlemlediğim kaynakların en önde geleniydi. Bu kitap, klinik uygulama alanlarında, bakımı planlama sürecinde belirsizliklerimizi azaltmış, birçok şeyi gölgelerin arasından çekip çıkartmıştır. Kitabı Türkçeleştirerek bunları paylaşmak istediklerim bu deneyimlerdir.
Henüz Türkçe literatürde tutarlı ve yerleşik adlandırmaları yapılmamış terimleri (Tanısal adlandırmaları/ etiketleri) Türkçe olarak basılı hale getirmenin yükümlülüğü yorucu bir mücadele gerektirdi. Zaman zaman adlandırmalarda yoğun ikilemler yaşadım. Bu ikilemlerde hep ana amacı göz önünde bulundurmaya çalıştım. Türkçe’yi koruma kaygım bilginin yayılmasını engellememeliydi. Bu durumlara bazı örnekler; ineffective sözcüğüne etkisiz sözcüğü karşılık gelir miydi? Etkisiz denilemezdi çünkü, olumsuz da olsa bir etki söz konusuydu. Effective sözcüğü etkili yanında, “actual”, “practical” gibi anlamları da kapsıyordu. Sonuçta bu sözcük okunduğu gibi kullanıldı. “Collobrative Problems” karşılığı olarak “ortak problemler” uygun olabilirdi. Ancak, bu terim personel problemlerini (hemşire ve doktorun ortak problemlerini) çağrıştırdığı için tercih edilmedi ve ses uyumu da dikkate alınarak “Kollobratif Problemler” olarak kullanıldı. Buna benzer komplikasyon, transfüzyon, enflamasyon gibi birçok sözcük vardı.
Sonuç olarak, çeviride dilimizin ulusallığı kadar bilimin evrenselliği temel kaygımdı. En iyisi yapılmaya çalışıldı. Olumlu yönlerin ve olumsuzlukların tartıldığı bir değerlendirmede bazı kusurların bağışlanacağını umuyor, hemşirelik tanılarının Türkçe adlandırmalarının bilgiye dayalı, yapıcı eleştirilerle gelişeceğine inanıyorum. Kitabın, hemşirelik tanıları konusunda, bilgiye dayalı fikir oluşturma ve ülkemiz hemşirelerinin bu konudaki evrensel çalışmalarda yer alması sürecine bir katkıda bulunması dileklerimle …
Doç. Dr. Firdevs ERDEMİR
Yorumlar
Henüz yorum yok.