Tıp Sanatı (Emma Shackleton)

Tıp Sanatı (Emma Shackleton)

Önsöz

Antony Gormley

Wunderkammer’ın ilk aydınlanma fikri ya da meraklar dolabı, sizlere ne düşünmenizi ve parçalarının neler olduğunu söylemekten çok, hayranlığınızı ve merakınızı uyandırmak için bir araya toplanmış obje ve heykellerdir. Bir kere bu merak uyandırıldıktan sonra daha fazla araştırma gelir. Henry Wellcome’ın koleksiyonları da bu prensipleri yansıtır; doğuştan meraklı bir zihnin ve insanlığın durumunun en geniş ölçülerde soruşturulmasına açık bir adamın ürünleridir.

Bütün deneyimlerimizin temeli vücuttur, dünyayla ilgili tüm izlenimlerimizi onun aracılığıyla ediniriz ve dünyayla paylaşmak zorunda olduğumuz her şeyi yine onunla ifade ederiz. Wellcome’ınki gibi bir koleksiyon vücudu hem bir obje, bir mecaz hem de hepimizin yaşadığı ve bilincimizin bağlı olduğu bir yer olarak düşünmek için olağanüstü bir kaynaktır.

Wellcome’ın koleksiyonu – etkileyici bir kısmının bu kitapta anlatıldığı – heykeller ve objelerden, kalıntılar ve numunelerden oluşuyor: gerçek bedenlerden kesilmiş, kurutulmuş ve salamuralanmış parçalar, vücudun işleyişinin harita ve modelleri. Vücudun saklı alanlarındaki üç yüz yıllık incelemenin (elektron mikroskobunun sürekli büyüyen ölçeğinde devam eden) deneysel sonuçlarından, bedenin yüksek enerji noktalarından geçen kanalların visionary tantric haritalarına kadar çeşitlenen bu şeyler yaşam aracımızın iç durumuna odaklanmamıza yardımcı olur.

Bir bedende ve o bedenle yaşıyoruz, yine de buradaki çoğu heykelin gösterdiği gibi bedeni sürekli, yeniden kafamızda canlandırmalıyız. Wellcome’ın adli ve yaratıcı yaklaşımların birleşmesine açık koleksiyonu, meraklıların zihninin bedeni nihai bir entropik yolculuğa çıkmış olarak düşünmesine olanak tanır. Bu yolculuğun heyecanı gemi penceresinden, bizim kolaylık olsun diye “bedenim” dediğimiz, boşlukları birleştiren ve içeride kendini kopyalayan hücre kitlesiyle sürekli nöral aktivitenin olduğu sayısız diğer organa bakmanın gerilimine bağlı. Ona evimiz aşinalığında davranırız, onu besleriz, giydiririz ve süsleriz; fakat o, gezegenimizin hava durumu kadar tuhaf ve kontrolümüz dışında ve etkileşiminde evrendeki her şey veya evrenin kendisi kadar karışıktır. Vücudun haritasını çıkarmak ve onun sürekli gelişen karmaşıklığını tanımak, aklımızın haritasını çıkarmanın da bir yoludur ve hiç bitmeyecek bir iştir. Vücutlar hücrelerin geçici yığınları olabilirler, fakat aynı zamanda keşfedilebilir, hayali kurulabilir ve hissedilebilir yerlerdir.

Dünya, uzaydaki bedenlerden ibaret olabilir, ama bizler bu bedenlerden birinin içinde yaşayacak kadar şanslıyız. Henry Wellcome’ın koleksiyonu bu gerçeği hayretle görmemize ve bedenin gizemi hakkındaki bilgimizi arttırmamıza olanak sağlıyor.

Tıp Sanatı (Emma Shackleton)